Çevre ve Atık Su

Sizin Su Ayak İziniz Hangi Renk?

Su kaynaklarımız giderek azalırken insanlık olarak su ayak izimizi el birliği ile büyütüyor olmamızdan dolayı çok yakın zamanda hem üretim sıkıntıları hem de içme suyu kıtlığı tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız. Uluslararası ticaretin ya da elektronik eşya üretiminin durdurulamayacağı aşikâr olduğuna göre su ayak izimizi küçültmemiz için yapılabilecek pek bir şey yok gibi gözükse de üretim aşamasında ve bireysel çapta alınacak önlemler ile dünyanın su ayak izini bir nebze de olsa küçültmemiz mümkün. Bu önlemlerin başında ise arıtma teknolojileri geliyor. Özellikle üretim aşamasında ortaya çıkan atık suların susuzlaştırılması ile elde edilen arındırılmış su ve çamur kekinin farklı alanlarda kullanımı ile sürdürülebilirlik sağlanabilir.

Sizin Su Ayak İziniz Hangi Renk?

Suyun hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu “su götürmez” bir gerçek. Fakat bunun tek sebebi hayatımızı idame ettirebilmek için tüketilmesi gereken (günlük 2 litre) ya da hijyen amaçlı kullanılan temel madde olması değil.

Bu yazıyı okuduğunuz bilgisayarınızdan, bir yandan yudumladığınız kahvenize (kahvenin demlenmesi sırasına kullanılan suyun yanı sıra) kullandığımız ve tükettiğimiz her ürünün üretim veya yetiştirilmesi aşamasında su kullanılıyor. Kullandığımız ürünlerin üretim ve yetiştirme aşamasında kullanılan su miktarını günlük kullandığımız su miktarına eklediğimiz zaman su ayak izimiz ortaya çıkıyor.

Su ayak izi nedir?

Su ayak izi 3 bileşenden oluşuyor: Mavi su ayak izi, yeşil su ayak izi ve gri su ayak izi. Mavi su ayak izi, ürünün üretim ya da yetiştirilmesi aşamasında kullanılan yüzey ve yer altında bulunan tatlı suları temsil ederken; yeşil su ayak izi, kullanılan yağmur suyunu; gri su ayak izi de üretim ve yetiştirme sürecinde kirletilen tatlı su miktarını temsil etmektedir. Örnek vermek gerekirse; bir kilo sığır etinin elde edilmesi için harcanması gereken su miktarı yaklaşık 15,400 litreyken harcanan bu suyun %94’ü yeşil, %4’ü mavi,%2’si gri sudan meydana gelmektedir.

1996- 2005 yılları arasında toplanan verilerin ortalamasında dünya genelinde yıllık harcanan suyun yani dünyanın yıllık su ayak izinin 9,087 Gigametre3 (1 Gm3 = 1,000,000,000,000,000,000,000,000,000 m3) olduğu tespit edilmiştir. Harcanan bu su miktarının %74’ü yeşil, %11’i mavi, %15’i de gri su ayak izidir2. Bu devasa pastanın %92’lik dilimini tarımsal üretim oluşturmaktadır. 

O yıllardan bugüne tüketim alışkınlıklarının ve nüfusun değişimi göz önünde alındığında, dünyamızın yıllık su ayak izinin oldukça artmış olduğu çıkarımını yapmamız pek de zor olmaz. Bu tezi desteklemek için teknolojik aletlerin bel kemiği olan çiplerin her birinin üretimi için gerekli su miktarının yaklaşık 8,300 litre3 olduğu bilgisini sunabiliriz.

Sanal Su 

Su ayak izinin hem direkt olarak günlük hayatımızda kullandığımız suyu hem de kullandığımız ürünlerin üretimi aşamasında kullanılan fakat son kullanıcı olarak bizlerin görmediği suyu kapsayan bir kavram olduğunu söylemiştik. Son kullanıcının görmediği bu su tüketimine “Sanal su” adı veriliyor. Sanal su kavramı, bir ürünün tüm üretim aşamaları esnasında kullanılan suyu kapsamaktadır. Örneğin; kahveyi ele alırsak: Kahvenin bitkisinin yetiştirilmeye başlamasından kahvenin son tüketicinin kendisine bir bardak kahve hazırlamasına kadar geçen süreçte kullanılan sanal su miktarı yaklaşık 140 litreyken tüm bu süreç boyunca kullanılan direkt su kullanımı yalnızca bir fincan (yaklaşık 250ml). 

“Sanal su” kavramının mucidi Tony Allan; Orta Doğu’daki su kıtlığından dolayı çıkması beklenen savaş ya da iç karışıkların nasıl olup da çıkmadığını merak etmesi sebebiyle bu konuda araştırmalara başlamış. Yaptığı araştırmalar sonucunda bu bölgedeki ülkelerin çektiği su kıtlığına rağmen yaptıkları büyük ölçekli gıda ticaretleri ile ayakta kalabildiğini keşfetmiş. Bu keşfi sonucunda bu ülkelerin yalnızca bu ürünleri değil, bu ürünlerin üretimi sırasında kullanılan suyu da ithal ettiklerini fark edip sanal su kavramını türetmiş. 

Yalnızca su kıtlığı olan ülkelerin yaptığı ticaret değil, uluslararası ticaretlerin tamamında sanal su da ticarete dâhil oluyor. 1996-2005 yılları arasında endüstriyel ve tarımsal ürünlerin ticareti sırasında yıllık ortalama sanal su hareketliliğinin 2,320 Gm3 olduğu hesaplanmış. Bu sanal suyun %68’inin yeşil, %13’ünün mavi ve %19’unun gri su ayak izidir. Sanal su hareketliliği özellikle su kıtlığı yaşayan ya da su kıtlığı yaşama tehlikesinde olan ülkeler için elzem olsa da 1996-2005 yılları arasındaki rakamlara bakıldığında su hareketliliği dolayısıyla oluşan su ayak izinin daha büyük bir kısmı mavi ve gri su ayak izinden oluşuyor. Yani uluslararası sanal su ticareti ile yüzey ve yeraltı su kaynakları hem daha fazla kullanılıyor hem de daha fazla kirletiliyor. 

Ne yapmalı?

Su kaynaklarımız giderek azalırken insanlık olarak su ayak izimizi el birliği ile büyütüyor olmamızdan dolayı çok yakın zamanda hem üretim sıkıntıları hem de içme suyu kıtlığı tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız. Uluslararası ticaretin ya da elektronik eşya üretiminin durdurulamayacağı aşikâr olduğuna göre su ayak izimizi küçültmemiz için yapılabilecek pek bir şey yok gibi gözükse de üretim aşamasında ve bireysel çapta alınacak önlemler ile dünyanın su ayak izini bir nebze de olsa küçültmemiz mümkün. 

Bireysel çapta alınabilecek önlemler oldukça basit. Öncelikle su tasarrufu konusunda hassasiyet sahibi olmak elzem. Ayrıca tüketim çılgınlığından kaçınarak yalnızca gerekli olduğu kadar alışveriş yapmamız gerekiyor. Bunun ne kadar fark yaratabileceğini gösterebilmek adına örnek vermek gerekirse; bir tişört üretimi için harcanan su yaklaşık 2,720 litre (%54 yeşil, %33 mavi, %13 gri su ayak izi), bir kot pantolon üretimi için harcanan su ise 10,850 litredir (%45 yeşil, %41 mavi, %14 gri). 

Üretim aşamasında alınabilecek önlemlerin başında ise arıtma teknolojileri geliyor. Özellikle üretim aşamasında ortaya çıkan atık suların susuzlaştırılması ile elde edilen arındırılmış su ve çamur kekinin farklı alanlarda kullanımı ile sürdürülebilirlik sağlanabilir. Arındırılmış suyun sulama alanında kullanılabilir. Elde edilen çamur keki ise işlemden geçtikten sonra yakılarak biyogaz elde edilebilir. Ayrıca yakılma sonucu oluşan küller kimya sanayisinde kullanılabilir.

 

Makale sahibi: Uğurkan BOZKURT | Polat Makina, Pazarlama Uzman Yardımcısı

 

 


  Makale Arşivi