Gıda ve İçecek

Yüzyıllar Öncesınden Gelen Gelenek: Buğday

Yüzyıllardır bereketin simgesi olarak bilinen buğday, dünya genelindeki temel besin kaynaklarından biridir. Özellikle Anadolu topraklarında buğday; sadece bir bitki değil, kültürümüzün ayrılmaz bir parçası, geleneğimiz haline gelmiştir. “Tahıl ambarı” olarak bilinen bu topraklar bugün 23 yabani buğday türüne ve 400’den fazla kültüre alınmış buğday çeşidine ev sahipliği yapmaktadır. Hatta “Bereketli Hilal” olarak da adlandırılan Yukarı Mezopotamya Bölgesi (Güneydoğu Anadolu Bölgesi), buğdayın yeryüzünde ilk kez evcilleştirilip, dünyaya yayıldığı coğrafya olarak uygarlık tarihine geçmiştir. 

Yüzyıllar Öncesınden Gelen Gelenek: Buğday

Yüzyıllardır bereketin simgesi olarak bilinen buğday, dünya genelindeki temel besin kaynaklarından biridir. Özellikle Anadolu topraklarında buğday; sadece bir bitki değil, kültürümüzün ayrılmaz bir parçası, geleneğimiz haline gelmiştir. “Tahıl ambarı” olarak bilinen bu topraklar bugün 23 yabani buğday türüne ve 400’den fazla kültüre alınmış buğday çeşidine ev sahipliği yapmaktadır. Hatta “Bereketli Hilal” olarak da adlandırılan Yukarı Mezopotamya Bölgesi (Güneydoğu Anadolu Bölgesi), buğdayın yeryüzünde ilk kez evcilleştirilip, dünyaya yayıldığı coğrafya olarak uygarlık tarihine geçmiştir. 

Uygarlık tarihinde yaşamsal bir öneme sahip olan buğdayın en önemli bileşimi olan nişastanın kullanımı ise Mısırlıların hanedanlık öncesi dönemine dayanmaktadır. Bu dönemde, buğdaydan elde edilen nişasta ilk olarak papirüs kağıtlarını birleştirmek amacı ile yapıştırıcı olarak kullanılmıştır. Nişasta üretim prosesinin bilimsel olarak yazıya dökülmesi ise Milattan önce 234-149 arasında yaşamış Romalı devlet adamı Marcus Porcius Cato (Bilge Cato) tarafından gerçekleştirilmiştir. 
Orta Çağ’da buğday nişastası üretimi Hollanda'da önemli bir endüstri haline gelmiş ve uzun bir süre Hollanda nişastasının yüksek kalitede olduğu düşünülmüştür. Bu dönemde uygulanan nişasta modifikasyonunun ilk formu ise, nişastanın sirke ile hidrolize edilmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

19. Yüzyıl; çoğunlukla tekstil, renkli baskı ve kağıt endüstrilerinin talepleri ve nişastanın dekstrin olarak bilinen sakız benzeri bir ürüne kolayca dönüştürülebileceğinin keşfi ile nişasta endüstrisinde muazzam bir gelişmeye tanık olmuştur. Nişasta; tatlandırıcı ve etanol üretiminin yanı sıra düşük sıcaklıklarda çamaşıra daha fazla sertlik sağladığından çamaşır kolası olarak da kullanılmaktadır. Herkesin bildiği gibi nişasta; üretiminde kimyasala ihtiyaç duyulmadığından unlu mamuller yapımında da tercih edilmektedir.

İDEAL BIR NIŞASTA NASIL OLMALI?

Şüphesiz ki her üretici maksimum verim almanın yanında minimum maliyet beklemektedir. Tabi ki de sadece bu 2 unsur ideal bir nişasta üretimi için yeterli değildir. Tüm unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:

•    Yüksek glüten kalitesi ile birlikte yüksek glüten verimi
•    Yüksek nişasta kalitesi ile birlikte yüksek nişasta verimi
•    Düşük enerji tüketimi
•    Düşük su tüketimi
•    Ekonomik ve etkili atık su arıtması
•    Daha az servis ihtiyacı ile daha uzun çalışma süresi

Polat Makina İhtiyaçlara Yönelik Çözümler Sunmaya Devam Ediyor

Polat Makina; 2 ve 3 fazlı dekantörleri ile yıllardır nişasta endüstrisine yönelik çözümler sunarken, istenen verim ve performanslara erişmenizde en büyük yardımcınızdır. Polat Makina; müşterileri ile birebir çalıştığı için onların karşılaştıkları zorlukları ve beklentilerini en iyi şekilde analiz eder ve hedefleri ne olursa olsun başarıya ulaşmalarını sağlar.
 

 


  Makale Arşivi